14 Mayıs 2011 Cumartesi



10 Mayıs 2011
17-31 Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası
TOPLU MEZARLAR AÇILSIN, SORUMLULAR CEZALANDIRILSIN!
Gözaltında kaybetme, emperyalist, gerici ve faşist devletlerin halklara ve onun örgütlü güçlerine uyguladıkları özel bir baskı yöntemidir. Gelişen toplumsal muhalefeti bastırmak için her türlü yöntemi kullanan bu devletler, muhalifleri kaçırıp öldürürler. Yakınlarına ve kamuoyuna ise hiçbir bilgi vermezler. Böylece kişinin yaşayıp yaşamadığı belirsizlik içinde bırakılarak, toplum korkutulmaya, sindirilmeye ve susturulmaya çalışılmaktadır. Sömürgeci devletler, gelişen ulusal hareketlere yönelik her türlu kirli savaş yöntemini kullanırken, gözaltında kaybetme saldırısını da baçvurmaktadırlar.
Gözaltında kaybetme saldırısına karşı yürütülen mücadele, Arjantin’de Plaza de Mayo Anneleri ve Türkiye’de Cumartesi Anneleri gibi mücadele mevzileri yaratmıştır. 17-19 Mayıs 1996’da İstanbul’da gerçekleştirilen 1. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı, “Kayıplara Karşı Uluslararası Komite” ICAD’ın kurulmasına karar verirken, 17-31 Mayıs tarihlerini “Kayıplara Karşı Uluslararası Mücadele Haftası” ilan etmiştir. ICAD, gözaltında kayıplara karşı mücadelenin yükseltilmesi ve sorumlulardan hesap sorulması talebini haykırırken, bu yıl dikkatleri toplu mezarlar gerçeğine çekmektedir.
Gözaltında kayıp poltikasının bir sonucu olan toplu mezarlar güncelliğini korumaktadır. Toplu mezarlar, dünyanın pek çok ülkesinde faşist darbelerin, soykırımların, ulusal özgürlük mücadelerinin, emperyalist savaş ve işgalerin yaşandığı dönemlerde uygulanan insanlık dışı bir yöntemdir. İnsanları öldürmekle yetinmeyip onları toplu mezarlara gömmek, yok edileni değersizleştirmenin yanı sıra, yapılan katliamı ve katilleri de gizlemenin bir yöntemi olarak kullanılmaktadır. Yine toplu mezarlar gibi, acımasız uygulamalardan biri de öldürülenlerin deniz, okyanus ve nehirlere atılarak kaybedilmesi ve delillerin ortadan kaldırılmasıdır. Son yıllarda dünyanın bir çok ülkesinde açığa çıkarılan toplu mezarlar, bu yöntemin ne kadar yaygınca kullanıldığını göstermektedir. 1915 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından soykırımdan geçirilen Ermenilere ait Anadolu’da çok sayıda toplu mezar bulunmaktadır. Yine 1938’de Dersim’de Türk devleti tarafından katliamdan geçirilen Kürtlerin gömüldüğü toplu mezarlar, bugün tanıklar tarafından itiraf edilmektedir.
Hitler faşizmi döneminde öldürülenlerin topluca gömüldüğü çok sayıda toplu mezarın açığa çıkarılmasına rağmen, daha açığa çıkarılmayan çok sayıda toplu mezar olduğu tahmin edilmektedir. Franko faşizmi döneminde öldürülenlerin bir kısmının Atlas Okyanusuna atılmasının yanı sıra, son zamanlarda ortaya çıkan belgelerde binin üzerinde toplu mezar olduğu belirtilmektedir. Arjantin’de binlerce insanın okyanusa atılarak kaybedildiği dönemin ordu mensupları tarafından itiraf edilirken, 2008 yılında La Plata’da Arana hapishanesinde yapılan kazılarda işkenceyle öldürülen 10 bin kişinin kemikleri bulunmuştur. Kolombiya’da 2002 yılında bulunan toplu mezarlardan sonra, Temmuz 2009 yılında La Macerena bölgesinde yaklaşık olarak 2000 kişinin gömülü olduğu tahmin edilen bir toplu mezar daha bulundu. Şili, Guatamala, El Salvador, Nikaragua, Peru, Honduras, Kürdistan ve daha bir çok ülkede toplu mezarların varlığı bilinmektedir. Faşist Türk devletinin Kürt Ulusal Özgürlük mücadelesine karşı uyguladığı kirli savaş yöntemleri arasında insanları katledip toplu mezara gömme olduğu açığa çıkmıştır. Özellikle 90’lı yıllarda Kürtleri öldürüp toplu mezarlara gömme yaygınlaşmıştır. Bazı tanıkların ortaya çıkması ve mücadele sonucunda bazı toplu mezarlar açılmış. Ancak birçoğu henüz açılmamıştır.
Sri Lanka devletinin Tamil halkının özgürlük mücadelesine yönelik 2009 yılında yaptığı büyük katliamda öldürülen binlerce Tamillinin toplu mezarlara gömüldüğü uydu fotoğraflarla tesbit edilmiştir. Yine Irak ve Afganistan’da yürütülen emeryalist savaş ve işgalde öldürülen binlerce sivilin toplu mezarlara gömüldüğü tahmin edilmektedir.
Gözaltında kaybederek, toplu mezarlara gömmek büyük bir insanlık suçudur.
Toplu mezarlar açılsın, sorumlular cezalandırılsın!

ICAD Uluslararası Büro

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder