27 Kasım 2011 Pazar

Cumartesi Anneleri, Arjantin anneleri ve özür
GÖKÇE AYTULU

27/11/2011

Cumartesi anneleri tıpkı Arjantinliler gibi özürden önce gerçeği öğrenmek istiyor.

Cumartesi Anneleri, Arjantin anneleri ve özür

Tarihi özür denince hemen akla Almanya Başbakanı Willy Brandt’ın 1970’te Varşova’da Holokost kurbanlarına adanmış heykelin önündeki diz çöküşü gelir. Gerçekten de Brandt’ın Almanya’da bugün bile tartışılan özrü sembolik bir öneme sahiptir. Ama kanımca Brandt’tan daha kuvvetli bir şekilde, “özür” kelimesinin içini tam olarak dolduran bir seremoni geçen yıl Arjantin’de yaşandı.
Arjantin’in ilk kadın Savunma Bakanı Nilda Garre, “Darbe devlet terörüdür” diyerek ülkenin Kirli Savaş döneminde yaşananlardan dolayı özür diledi. Tabii ki bu özür bir günlük mesele değil.
Arjantin, 30 bin kişiyi öldürdüğü düşünülen cunta yönetimiyle epeydir hesaplaşma derdinde. Lakin, “önce bozguncuları, sonra işbirlikçileri, ardından sempatizanları ve tarafsızları öldüreceğiz. En son sıra da korkakların olacak” mottosuyla kıyım yapan cuntanın yarattığı acıları hafızalardan kazımak mümkün değil.

Mayıs Meydanı Anneleri
Yedi yıl süren cunta dönemi, muhaliflerin sivil polislerce sokaklardan toplandığı, sistematik işkenceye maruz kaldığı, hayatta kalmaya ısrar edenlerin ise kargo uçaklarından okyanusa atılıp köpek balıklarına yem edildiği günlerdi. Arjantin, cuntadan kurtulur kurtulmaz, geçmişiyle hesaplaşmaya girişti.
Kuşkusuz bu hesaplaşmada en büyük pay ‘Mayıs Meydanı Anneleri’nindi. Kayıp çocuklarının hiç değilse naaşlarına ulaşmak isteyen bu kadınlar, cuntaya kafa tutmasına rağmen ayakta kalan yegâne muhalif gruptu. Devletin evlat acısından beterini veremeyeceğini biliyor ve toplandıkları meydanda kayıp çocuklarının hesabını soruyorlardı.
Cuntanın devrilmesinden hemen sonra Mayıs Meydanı Anneleri’nin verdiği ilhamla Arjantin’de Ulusal Kayıplar Komisyonu’nu kuruldu. Komisyonun hazırladığı ‘Bir Daha Asla’ (Nunca Mas) başlıklı rapor ülkede darbe dönemine karşı yürütülen hareketin sloganı haline geldi. Bundan beş yıl önce Savunma Bakanı Nilda Garre, Kirli Savaş’ın tüm arşivlerinin halka açılacağını müjdeledi. Eğer devlet cinayet işlemişse bu gizli kalmamalı, en azından çocuklarının naaşlarına ulaşmak isteyen anneler için bir umut yaratılmalıydı.

Yedi yıllık dönemin kirini temizlemek 27 yıl sürse de Arjantin, Mayıs Meydanı Anneleri’nin öncülüğünde bu hesaplaşmayı yaptı. İşte Garre, bu hesaplaşmanın ardından geçen yıl kürsüye çıkıp, “Darbe devlet terörüdür, bir daha asla” diyerek Arjantin halkından (ve en çok da annelerden) özür diledi.
Bu günlerde “devlet özrü”nün hararetle tartışıldığı Türkiye’de de Mayıs Meydanı Anneleri’ne benzer bir sivil girişim var tam 16 yıldır. Cumartesi Anneleri, tıpkı Arjantin’de olduğu gibi faili meçhul çocuklarının hiç değilse naaşına ulaşabilmek için her hafta Beyoğlu’nda toplanıyor.

Bu süreçte bazen “teröristlerin izinde” olmakla da suçlandılar, bazen devlet kapısında konuk oldular. Ama duruşları ve istekleri hiç değişmedi.
Tıpkı Arjantinli anneler gibi özürden önce evlatlarına ne olduğunu öğrenmek istiyorlar. Onlar için hakikat, özürden daha değerli.
Yıllardır bunun için çalışacak bir komisyon kurulmasını bekliyorlar. Siyaset duymazdan gelse de dün olduğu gibi her cumartesi gerçeği öğrenmek için toplanıyorlar.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1070764&Yazar=G%D6K%C7E&Date=27.11.2011&CategoryID=97

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder