12 Mart 2011 Cumartesi

Kayıp yakınları Gazi katliamın protesto etti

ANF
13:16 / 12 Mart 2011
AMED - İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eyleminin 109. haftasında İstanbul Gazi Mahallesi’nde yaşanan Gazi Katliamı’nda yaşamını yitirenler anıldı. Yapılan konuşmalarda Türkiye’de Kürtler ve muhalif kesimlere yönelik sistematik bir katliamın yürütüldüğü belirtilerek, bu katliamların sorumlularının halen açığa çıkarılmadığı vurgulandı.

İHD ve kayıp yakınlarının “Kayıplar Bulunsun, Failler Yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlediği oturma eylemi 109. Haftasında Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Her hafta bir kayıp hikayesinin işlendiği oturma eyleminde bu hafta 12 Mart 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi’nde gerçekleştirilen provokasyon sonrası Kürt ve Alevilere yönelik yapılan katliam protesto edilerek, katliamda yaşamını yitirenler anıldı. Eyleme aralarında İHD Diyarbakır Şube yönetici ve üyeleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Diyarbakır Şube yöneticileri, Barış Anneleri İnisiyatifi, MEYA-DER, KESK’e bağlı sendikaların temsilcileri ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Eylemde, kaybedilenlerin isimleri ile resimlerinin yer aldığı pankartlar açılırken, “Devlet ‘faili devlet’ olan cinayetleri gizlemeye devam ediyor”, “Toprak altında çürüyen bedenler değil, üstündeki vicdan, ahlak, hukuk ve insanlıktır” ve “JİTEM tetikçilerini kurucularını, yargılamamak suça ortak olmak demektir” yazılı dövizler taşındı.

Oturma eyleminde ilk olarak kısa bir konuşma yapan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, Mart ayında yaşanan katliamlara değinerek, “Mart ayı Newroz gibi kutlu bir bayramı içinde barındıran özgürlüklerin ve güzelliklerin ayı olduğu kadar Kürtler ve muhalif kesimler açısından ölümün, yıkımın ve katliamların ayıdır” dedi.

GAZİ, QAMİŞLO, HALEPÇE…

Bugün tarihin sayfalarına kara bir leke olarak giren Gazi katliamının yıldönümü olduğunu hatırlatan Bilici, “Ancak bugün aynı zaman Suriye’nin Qamişlo kentinde Kürtlere yönelik Baas rejiminin uyguladığı katliamın da yıldönümü. Yine birkaç gün sonra, Kürtleri toptan yok etme harekatı olarak bilinen Enfal harekatı, yani Halepçe katliamının da yıldönümü olacak. Bu coğrafyada Kürtler, Aleviler ve muhalif kesimler, hak talebinde bulundukları her dönemde katliamlarla yüz yüze kalmışlardır. İşte Gazi katliamı da bunlardan biridir” diye konuştu.

Çorum’da Maraş’ta, Malatya’da ve Sivas’ta gerçekleştirilen katliamların failleri ortaya çıkarılmadı ve hesap sorulmadığı için Gazi katliamının yaşandığını belirten Bilici, yine yıllardır faillerini sordukları kayıpların ve faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkmamasının nedenin de aynı zihniyet olduğunu sözlerine ekledi.

GÖZ GÖRE GÖRE BİR KATLİAM

Bilici’nin konuşmasının ardından Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Av. Cafer Koluman, hazırlanan ortak açıklamayı okudu. Gazi Mahallesi’nde yaşanan katliamı anlatan Koluman, “Gazi Katliamı, ilk defa bu kadar açık ve herkesin gözü önünde yapılmıştı. Katliam, polis karakoluna 100 metre mesafedeki bir kahvehanede yapılmış, polis olay yerine saldırı olduktan, mahalle halkı sokağa çıkıp protestoya başladıktan sonra gelebilmiştir. Geç gelen polisler saldırganların peşine düşmektense, protestocu halkı dağıtmayı tercih etmesi, saldırının adresi açısından manidar bir ipucu niteliğindeydi. Ertesi gün de devam eden protestolar sırasında güvenlik güçlerinin halkın üzerine ateş açması sonucu 17 canımız yaşamını yitirmiş, yüzlercesi de yaralanmıştı” dedi.

Saldırının, Alevilerin örgütlenme bilincinin arttığı yerlerden biri haline gelen Gazi Mahallesi'ni hedef seçmesi, örgütlenme bilincini dağıtmaya yönelik olduğunu vurgulayan Koluman şöyle devam etti: “Gazi Mahallesi'ne yapılan saldırıyı protesto etmek isteyenlere yönelik şiddet kullanılması sonucu Gazi ve Ümraniye Mustafa Kemal Mahallelerinde 22 kişi yaşamını yitirmişti. Otopsi raporları, ölenler tümünün arkadan ve tek kurşunla öldürüldüğünü açığa çıkardı. Buradan da anlaşılıyor ki, Gazi Mahallesi'nde yapılan protestolar sırasında güvenlik güçleri ile halk arasında bir çatışma söz konusu olmamış, inançlar arasındaki farklılıkların çatışmaya dönüşmesini isteyenlerin provokasyon senaryolarının kurbanı olarak katledilmişlerdir.”

FAİLLERİN BULUNMAMASI OLAYIN DERİNLİĞİNİN İŞARETİ

“Toplumsal bir çatışmanın fitilini ateşleyebilecek bir kışkırtmaya yol açabilmek amacıyla yapılan katliam için Gazi'nin seçilmesinin rastlantı olmadığı sonradan anlaşılacaktı” diyen Koluman açıklamasını şöyle sürdürdü: “Alevi kökenli yurttaşların yoğun olarak yaşadığı, kendi inançlarını gerçekleştirmek için Cemevini kendi olanaklarıyla kurduğu bir ortamda, çalıntı arabayla otomatik silah kullanan faillerin bugüne dek bulunmamaları da, olayın ne kadar 'derin' olduğunun işareti olarak algılanmalıdır. Hedef seçilen yerleri Alevi kökenli yurttaşlar işletmekteydi. Hedefleri arasında Cemevinin bulunması da, muhtemelen Maraş ve Madımak katliamı gibi bir sonuç elde etme amaçlı olduğunun işaretiydi.”

AİHM KARARI HATIRLATMASI

Gazi'de gerçekleşen katliamın ardından konunun yargıya intikal ettiğini hatırlatan Koluman, “20 polis hakkında dava açıldı. İstanbul'dan Trabzon'a taşınarak gözden kaçırılmaya çalışılan dava sonrasında polislerden 18'i aklandı, sadece ikisi 20 ay hapis cezası ile cezalandırıldı. Gazi Katliamı'na yol açtıkları iddiasıyla yargılanan polislerin davalarının, yargı sisteminin kadro ve mekan olarak çok güçlü olduğu varsayılan İstanbul gibi bir ilde değil de, Trabzon gibi bir taşra kentine nakledilmesi de davanın seyri açısından ilk işaretti. AİHM'nin yargılamanın adil yapılmadığına dair kararına rağmen, davanın yeniden görülmesinin bir türlü gerçekleşmemiş olması da bu katliamın unutturulmasına yönelik bir çabadır” dedi.

ESAS KATİLLER ORTAYA ÇIKARILMIYOR

Tarihe bir kara leke olarak düşmüş olan Gazi- Ümraniye Katliamlarını unutmak bir yana, sürekli olarak hatırlamaya ve topluma hatırlatmaya devam edeceklerini kaydeden Koluman, açıklamasının sonunda şunlara verdi: “Çünkü bu katliamın ucu, ülkemizdeki karanlık güç odaklarının her türden yasa dışı faaliyetlerinde karşımıza çıkmaktadır. Yaşadığımız ülkede meydana gelen birçok faili meçhul cinayetler benzer yöntemlerle yapılmıştır. Esas katillerin bulunup toplumun önüne çıkartılması ve yargılanması görevi bilinçli olarak hep savsaklanmıştır. Bu nedenle 16 yıl önce yaşadığımız Gazi-Ümraniye Katliamlarını perde arkasında organize edenler ile tetikçilerini kınıyor, katliamların araksındaki gerçek güçlerin ve sorumlularının açığa çıkartılarak cezalandırılmasını, AİHM kararına uyularak yeniden yargılamanın yapılmasını bekliyor ve bu talebimizin takipçisi olduğumuzu bir kez daha duyuruyoruz.”

Yapılan konuşmaların ardından kayıp yakınları 5 dakikalık oturma eylemi gerçekleştirdi.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder