13 Ağustos 2011 Cumartesi

Kayıp yakınları: Kürt sorunu güvenlikçi politikalarla çözülemez
ANF
12:10 / 13 Auğustos 2011

AMED - İHD ve kayıp yakınları tarafından her hafta düzenlenen oturma eyleminde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, devlet ve hükümet yetkililerinin ortamı gerecek açıklamalar yapmak yerine barışın ve hoşgörünün dilini kullanması gerektiğini belirterek, “Siz Türkiye’de yaşayan her insanın başına bir polis, bir özel harekatçı koysanız dahi bu sorunları baskıyla, öldürmekle, yok etmekle çözemezsiniz” dedi.

İHD Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından her hafta “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla düzenlenen oturma eyleminin 131’incisi gerçekleştirildi. Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde yapılan oturma eylemine, İHD yöneticileri ve üyelerinin yanı sıra MEYA-DER, Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, KESK'e bağlı sendikaların temsilcileri ve çok sayıda kayıp yakını katıldı. Kaybedilenlerin ve faili meçhul cinayetlerde yaşamını yitirenlerin fotoğraflarının taşındığı oturma eyleminde konuşan İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Raci Bilici, İnsan hakları savunucuları ve kayıp yakınları olarak her hafta kayıpların faillerini açıkladıklarını belirterek, son olarak tetiği çeken itirafçıların, JİTEM’cilerin, özel harekatçıların bu cinayet ve kayıpları itiraf ettiğini söyledi.

Kendilerinin sadece tetiği çekenlerle ilgilenmediklerini asıl olarak bunların emrini kimlerin verdiğinin peşinde olduklarını kaydeden Bilici, “Bu emirleri veren bu konsepti uygulayan kimlerdir, devlet bunların hesabını vermelidir. Hiçbir polis, hiçbir özel harekatçı tek başına kendi inisiyatifiyle bu vahşeti gerçekleştiremez. Bütün bunlar ortadayken, bunlar bir bir çıkıp biz yaptık dedikleri halde halen Kürt sorununun çözümüne güvenlik eksenli yaklaşan bir zihniyetle, ‘Ben özel harekat polisleriyle bu sorunu çözeceğim’ diyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Siz Türkiye’de yaşayan her insanın başına bir polis, bir özel harekatçı koysanız dahi bu sorunları baskıyla, öldürmekle, yok etmekle çözemezsiniz. Çözülseydi şimdiye kadar çözülürdü. Eğer varsa bir kotanız; ‘bu kadar insan daha ölmeli, şu kadar insan daha kaybedilmeli’ dediğiniz bir sınırınız varsa, bunu da açıklayın tüm halkımız bilsin. Ama bu bir çözüm değildir” diye konuştu.

TEHDİT EDEREK ÖLDÜMLER DURDURULAMAZ

“Biz şunu söylüyoruz; bir an önce bu kayıplarımızın nasıl kaybedildiğini, kimler tarafından kaybedildiğini ve nerede saklandığını açıklayın artık” diyen Bilici, “Aksi takdirde yine ölüm, yine gözyaşı olacak. Yine gencecik insanlar ölecek. Buna hakkınız yok. Hiçbirinizin çocuğu bu bölgede askerlik yapmıyor, polislik yapmıyor. Çıkıp tehdit etmekle hiçbir yere varamazsanız. İftar sofralarında yapacağınız tehditler yerine çıkıp şunu söylemeniz lazım; ‘evet bu ülkenin adalete, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, çağdaş demokrasiye ihtiyacı var. Biz bunları yapacağız. Biz geçmişimizle yüzleşeceğiz, bu ülkede yapılan bütün insanlık dışı uygulamaların hesabını vereceğiz. Bundan sonra tek insanın burnu kanamasın diye çalışacağız’ demelisiniz. Bunları diyeceğinize kalkıp tehdit ediyorsunuz. Bu tehditlerin bir anlamı yok artık. Bunları tekrar etmekle bu ölümleri durduramıyorsunuz” diyerek Cemil Çiçek’in BDP’yi hedef gösteren konuşmasına tepki gösterdi.

GÜVENLİK EKSENLİ YAKLAŞIM YERİNE MUHATAPLARLA GÖRÜŞÜLSÜN

İnsan hakları savunucuları olarak, anneler olarak, kayıp yakınları olarak artık tahammülleri kalmadığını söyleyen bilici şöyle devam etti: “Artık sabrımız kalmadı. İnsanların ölümüne dayanamıyoruz. Durdurun artık bu ölümleri. Gelin doğru yol nedir onu yapalım. Dünyanın başka yerlerinde sorunlar nasıl çözülmüş, onlara bakalım. Siz en lüks yerlerde, en güzel ülkelerde yaşıyorsunuz. Ancak burada ölenler gariban insanların çocuklarıdır, bizleriz. Bu ülkenin sahipleri olan insanlardır. Biz buradan tekrar çağrıda bulunuyoruz; tehditlerinizden, güvenlik eksenli yaklaşımlarınızdan artık vazgeçin. Yapacağınız tek şey insan hakları ve demokrasi çerçevesinde, bireysel ve kolektif haklara saygı çerçevesinde bu sorunu çözmektir. Muhataplarıyla görüşme kanallarını açın ve bu sorunu bu şekilde çözün. Geçmişle yüzleşmek adına geçmişte yaşananları ortaya çıkaracak bir komisyon kurun ve bu bir an önce çalışmalarına başlasın. Ancak bunlar gerçekleştirildiğinde Kürt sorununda adil ve onurlu bir çözüm gelişir.”

YUSUF NERGİZ’İN KAYBEDİLİŞ HİKAYESİ

Yapılan konuşmaların ardından 1997 yılında Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Yusuf Nergiz’in kaybediliş hikayesi eşi Sabiha Nergiz tarafından anlatıldı. Eşinin güvenlik güçleri tarafından kaybedildiğini söyleyen Sabiha Nergiz, yaptıkları tüm girişimlere rağmen eşi ile ilgili herhangi bir bulguyu rastlamadıklarını dile getirdi.

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder