26 Aralık 2010 Pazar

Neredesin sen?

26.12.2010
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1034029&Date=26.12.2010&CategoryID=77

Türkiye gözaltında kaybolan bini aşkın kişiyi unuttu.

Neredesin sen?
Hevi, elinde babaannesi Asiye’nin resmini sımsıkı tutuyor. Karşı uçtaki babasını gösterirken “İşte orada” diyor, “Orhan Cingöz’ün yanında.” Hevi aslında, 1995 yılında kaybedilen Orhan Cingöz’ün son fotoğrafını kastediyor. Orhan Cingöz’ün yanındaki kişi, Hevi’nin babası Kadri. Kadri’nin elinde, yeniyetme bir gülücükle bakan, kardeşi Seyhan’ın resmi var. Seyhan; Orhan Cingöz’le aynı yıl Dargeçit’te gözaltında kaybedildiğinde 13 yaşındaydı.

Hevi’den topu topu iki yaş büyüktü. Hevi, amcası Seyhan’ı hiç tanımadı. Şimdi elinde resmini tuttuğu babaannesi Asiye, kırık dökük bir Türkçe ile oğlunu aradı, ‘Cumartesi Annesi’ oldu ve bu uğurda işkence gördü. Asiye Doğan, torunu Hevi’nin doğumundan üç yıl sonra, oğlunun izine bile kavuşamadan öldü. Sonra Hevi’nin dedesi... Hevi dün Galatasaray Meydanı’ndaki 300. Cumartesi Anneleri buluşmasına, ardında böyle bir öyküyle geldi. Adalet arayışı, babaannesinden mirastı. Ve Hevi’nin Türkçesi ‘Umut’tu.

Randevu 1999 yılından bu yana, tam 300 haftadır hiç değişmeyen saatinde, 12.00’deydi. Ak yazmalı ve entarili kadınlar, sakalı uzamış kardeşler ve saçı ağarmış babalar her köşebaşından çıkıp geldi. Ellerindeki siyah-beyaz ve sararmış fotoğraflara bakılırsa, ta 1915’ten beri 90 yıllık bir ‘serüveni’ paylaşan yol arkadaşlarını andırıyorlardı. Ermeni tehcir ve kırımının kayıpları, 1948’de öldürülen yazar Sebahattin Ali’nin fotoğrafıyla yan yanaydı. Sebahattin Ali’nini fotoğrafıysa, Karslı Cemil Kırbayır’a el veriyordu.

Palabıyılkı bir gençti, Kırbayır. Altı kardeşin küçüğü. Göle’de, Dev-Genç’li bir solcuydu. 13 Eylül’de gözaltına alındı, 8 Ekim’de, cesedi bile bulunmayacak biçimde yok edildi. Ağabeyi Mikail’e göre, o gün arkadaşları Cemil’in bağrışlarını işitmişler. Sonra ses kesilmiş. Mikail, “Kaçtı dediler, adını firar koydular” diyor. Mikail’in hemen arkasında, gazeteci Faruk Eren var. O, 21 Kasım 1980’de gözaltına alınıp kaybedilen ağabeyi Hayrettin’i arıyor. Hasköylü Hayrettin, Cemil Kırbayır gibi, mezarsız ölülere eklendiğinde, 26 yaşındaydı.

Bahçeci’nin kayıp yıldönümü 
Umut Bahçeçi, “Böyle bir yürek yok edildi” derken, 24 Araık 1994’e İstanbul Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alınıp kaybedilen ağabeyi İsmail’i kastediyor. İsmail’in kayıp yıldönümü bugün... Sonra ağabeyinin karikatürlerini gösteriyor. Birinde, küllükten çiçekler fışkırtıyor İsmail, diğerinde, ağzında zeytin dalı olan bir güvercini vurulmuş çiziyor. Gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink, Bahçeci’nin elindeki ‘ölü güvercine bakıyor. Dink de adalet istiyor. “Birileri işitsin” diyor.

İğneada’da, 2004’te, gittiği tatilde ‘kayıplara karışan’ Tolga Balkal Ceylan’ın annesi Kadriye, oğlu için “İkinci Sabahattin Âli vakası” benzetmesini yapıyor. Sonra, Cumartesi Anneleri için, “Onlar kim bilmiyorum” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sitem ediyor. “Biz anneyiz” diyor Kadriye Ceylan, “Holding sahibi değiliz diye mi görüşmüyorsunuz?”

Hasan Taşkaya, Siverek’te, 1993’te gün ortası gözaltına alındığı günden beri kayıp... Sultan Taşkaya, dört çocuk babası eşi için hâlâ, “Kimseye zararı yoktur” diyor. Belki bir haber çıkar diye, 18 yıldır televizyon başındaymış. Ne mi istiyor: “Kemiklerini bana göstersinler.”


Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’la başlayan süreç
Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç, birer gün arayla, 20 ve 21 Mart 1995’te kaybedilmişlerdi. Bu iki kurban, kayıp mücadelesinin simgesiydiler. Cumartesi Anneleri’ne varan süreç, Ocak ve Karakoç’la başlamıştı. Karakoç ve Ocak ailelerinin, diğer ailelerden tek ‘şanslı’ yönü varsa, o da çiçek bırakabildikleri bir mezarın olmasıydı. Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan, “Böyle şanslı bir insan olmak ister miydiniz?” diye soruyor.

Karakoç ve diğer bütün aileler bir Hakikat Komisyonu kurulmasını, darbecilerin yargılanmasını, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istiyordu ki bu isteklerinde yalnız değildiler. Radikal yazarları Oral Çalışlar, Yıldırım Türker ve Sırrı Süreyya Önder, Vatan yazarı Ruşen Çakır, Habertürk yazarı Balçiçek Pamir, eski milletvekili Mahmut Alınak ve müzisyen Pınar Sağ da yanlarındaydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder